15 Mart 2013 Cuma

Güzel Sanatlarla İlgili Etkinlikler Nedir

Güzel sanatlar demek resim,heykelcilik,ve baskı gibi sanatlardır.Yani insanların gözlerine güzel görünen görsel sanatlar da denebilir.Bu güzel sanatlar için etkinlik yapmak için bazı çalışmalarda bulunmak gerekir.Mesela resim sergisi bir etkinlik olabilir ama bunun için önce çokça resim yapmak biriktirmek gerekir.

Ülkemizde Dil Birliği Olmasaydı Ne Olurdu

Bir ülkenin milli birlik ve beraberliğinin bazı koşulları olmazsa olmazları vardır.Dil birliği de bunlardan birisidir.Dil insanların iletişimi için çok önemlidir.Aynı dili kullanan insanlar aynı sevinci aynı üzüntüyü birlikte yaşar ve birbirlerini daha iyi anlarlar.Farklı dilleri konuşmak önemli değildir.Önemli olan aynı çatıda toplanıp kader birliği yapmaktır.Ama gerek devlet içinde gerekse resmi dil bazında tek dil her zaman gereklidir.Farklı kültürler ve mezhepler dillerini istediği gibi konuşabilirler bunda kültürel zenginlik vardır.Fakat okullarda resmi dairelerde kullanılan dil tek olmalıdır.Yoksa diğer insanlarla nasıl anlaşılabilir ki?İnsanlar ana dillerini istediği gibi istediği yerde konuşabilirler.Bu onların en temel hakkıdır.Fakat devletin dili tek olmalıdır.

Cezaevi Nakil Dilekçesi Örneği

Cezaevi nakil şartları aşağıdaki kanun maddelerinde yer verilmiştir.Şayet bu maddeler durumunuz uyuyor ise bağlı bulunduğunuz Cezaevi Müdürlüğüne dilekçe vermeniz yeterlidir.Bu dilekçede mazeretinizi belirtmeniz yeterli olacaktır.
Örnek:
(Aşağıda belirtmiş olduğum ceza infaz kurumlarından birine nedenlerden dolayı yol masrafları tarafımca karşılanmak üzere sevk işlemlerinin yapılmasını arz ederim.)
3 yer belitmek zorundasınız.

Hükümlülerin Nakilleri
Nakiller
MADDE 53.- (1) Hükümlüler, kendi istekleri veya toplu sevk, disiplin, asayiş ve güvenlik, hastalık, eğitim, öğretim, suç ve yargılama yeri nedenleriyle başka bir kuruma nakledilebilirler.
(2) Hükümlü nakilden önce aranır ve kurum hekimine, yoksa diğer bir resmî hekime muayene ettirilir; muayene sonucu yola çıkarılamayacağı anlaşılanlar, kurumun en üst amirince derhâl resmî bir sağlık kuruluşuna sevk edilir. Mazeretinin, biri hastalığın uzmanı olmak üzere en az iki uzman hekimin imzaladığı ve hastane başhekiminin onayladığı resmî rapor ile belgelenmesi hâlinde nakil, mazeret ortadan kalkıncaya kadar geri bırakılır ve durum Adalet Bakanlığına bildirilir.
Kendi istekleri ile nakil
MADDE 54.- (1) Hükümlülerin kendi istekleri ile bulundukları kurumdan başka kurumlara nakledilebilmeleri için;
a) Gitmek istedikleri kurumlardan durumlarına uygun en az üç yeri belirten bir dilekçe vermeleri,
b) Nakil giderlerini peşin olarak ödemeyi kabul etmeleri,
c) Koşullu salıverilmelerine beş aydan az süre kalmamış olması,
d) İyi hâl göstermeleri, disiplin cezası almamış veya kaldırılmış olması,
e) İstekte bulunulan kurumda yer, kapsama gücü ve sınıfının uygun bulunması ve tutukevi olmaması,
f) Mahkûmiyet sürelerine uygun hükümlülerin barındırıldığı bir kurum olması,
g) Daha önce disiplin nedeniyle ayrılmak zorunda kaldıkları kurum olmaması,
Gerekir.
(2) Bu hükümlüler nakledildikleri kurumlarda, eğitim öğretim veya hastalık nedeniyle nakil hariç, bir yıl kalmak zorundadırlar. Çocuklar bakımından bu süre altı ay olarak uygulanır.
Disiplin nedeniyle nakil
MADDE 55.- (1) Hükümlü, hücreye koyma cezasını gerektiren eylemlerde bulunması hâlinde kurum yönetimince hakkında disiplin işlemi yapılır ve kurum en üst amirinin istemi üzerine Bakanlıkça başka kurumlara nakledilebilir. Disiplin cezaları yeni kurumlarda çektirilir.
(2) Bu hükümlüler nakledildikleri kurumlarda, mahkeme kararı, kurum güvenliği, can güvenliği veya hastalık sebepleriyle nakil hariç, altı ay kalmak zorundadırlar.
Zorunlu nedenlerle nakil
MADDE 56.- (1) Kurumların elverişsiz ve yetersiz kalması, kapsama gücünün aşılması, kullanılamaz hâle gelmesi, asayiş, güvenlik, doğal afet, yangın ve büyük onarım gibi zorunlu nedenlerle başka kurumlara nakledilmeleri gerekli görülen hükümlüler, yargı çevresi dışında Adalet Bakanlığınca belirlenen ve konumlarına uygun olan diğer kurumlara nakledilebilirler.
Hastalık nedeniyle nakil
MADDE 57.- (1) Hastaneye sevki zorunlu görülen hükümlü, bulunduğu yere en yakın tam teşekküllü Devlet veya üniversite hastanesinin hükümlü koğuşuna yatırılır.
(2) Bu hastanelere gönderilen hükümlülerin başka yerlerdeki hastanelere sevki, sağlık kurulu raporuyla, acil ve yaşamsal tehlikesi bulunması hâlinde, varsa biri hastalığın uzmanı olmak üzere iki uzman hekim tarafından verilip, başhekim tarafından onaylanan ve hastalığın sebebi, tedavinin hangi sebeple bulunduğu hastanede gerçekleştirilemediği, hastaya nerede ve ne tür bir tedavi gerektiğini açıkça belirten bir raporla mümkündür. Bu durumda da en yakın ve hükümlü koğuşu bulunan Devlet veya üniversite hastaneleri tercih edilir.
(3) Hükümlünün bu hastanelerde kontrol ve tedavisinin devam edip etmeyeceğinin sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi gerekir; aksi hâlde hükümlü ait olduğu kuruma iade edilir.
(4) Hükümlü, acil hâller dışında özel sağlık kuruluşlarında tedavi edilemez. Acil hâllerin varlığı hâlinde Adalet Bakanlığına bilgi verilir.
(5) Hükümlü, sağlık nedenleriyle bulunduğu kurumda kalmasının uygun olmadığı, kurum hekiminin önerisi ve en üst amirinin isteği üzerine alınacak sağlık kurulu raporuyla belirlendiği takdirde, başka kurumlara nakledilebilir.
Nakillerde alınacak tedbirler
MADDE 58.- (1) Hükümlülerin kuruma veya başka bir yere götürülüp getirilmesi sırasında, halkla bir araya gelmelerine ve başkaları tarafından görülmelerine engel olacak tedbirler alınır.
(2) Hükümlü, havalandırma ve ışık durumu yetersiz araçlarla, eziyet verici veya onur kırıcı şekilde nakledilemez. Nakil sırasında alınacak tedbirler, hükümlünün firarını önleyici ve yukarıdaki fıkrada yazılı engelleri gerçekleştirici sınırları aşamaz, birbirleriyle ve görevlilerle herhangi bir tartışmaya girmelerini engelleyici boyutları geçemez.
(3) Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitim evlerine nakiller kurum görevlilerinin gözetiminde yapılır.
(4) Nakil sırasında hükümlünün iaşe ve bedensel ihtiyaçları giderilir. 

Siyah Peynir Nedir Nerede Yapılır Nasıl Yapılır

Siyah peynir Doğu Anadolu bölgesine has,özellikle Ağrı'da bilinen ve yapılan siyah tuz ile salamura edilmiş peynirdir.Bu peynirin özelliği kullanılan siyah tuzun sayesinde peynirin daha uzun ömürlü olmasını sağlıyor.Peynir hem lezzetli hem de dayanıklı olması sebebiyle biraz daha pahalıdır.Ama almaya ve yemeye değer bir peynir türüdür.

Tasarruf Yapmamak Hangi Sorunlara Yol Açar ( kısa madde halinde )

Tasarruf yapmak insanların maddi açıdan kayıplarını azaltır.
Tasarruf yapmak ülke kaynaklarının ömrünü uzatır.
Tasarruf bize birikim yapma imkanı verir.
Tasarruf yaşlandığımız zaman bize kolaylık sağlar.
Tasarruf doğaya katkı sağlar.
Tasarruf gelecek nesillere zengin bir ülke ve doğa bırakmamızı sağlar.

14 Mart 2013 Perşembe

uluslararası sanat müziğinde kullanılan çalgılar Nelerdir Açıklayınız

Ud, kanun, keman, ney, tanbur, lavta, klasik kemençe, rebab, santur, kudüm, def ve zil.Ud, kanun, keman, ney, tanbur, lavta, klasik kemençe, rebab, santur, kudüm, def ve zil. 

Geçmişten beri gelişerek devam eden kültür öğelerimiz nelerdir

Kültür, genel olarak iki ögeden oluşur.
 a) Maddi kültür ögeleri: Binalar, her türlü araç-gereç, giysiler vb.
 b) Manevi kültür ögeleri: İnançlar, gelenekler, normlar, düşünce biçimleri vb. Kültürün maddi ve manevi öğeleri arasında sürekli bir etkileşim vardır.

Birinde meydana gelen bir değişim diğerini de etkiler. Aynı şekilde kültür, toplumun doğal çevresinden yani coğrafi koşullardan etkilenir.
 Örneğin, dağlık bölgelerde yaşayan toplumların kültürüyle verimli ovalarda yaşayan toplumların kültürü birbirinden farklıdır.
 Kültürün bu öğeleri bir toplumun diğer toplumlardan nasıl ve nerede ayrıldığını belirler. Bir kültür ne kadar gelişken ve yaygın olursa olsun bir başka kültürden üstün sayılamaz. Hangi amaçla olursa olsun kültürler arasında gelişmiş-gelişmemiş, ilerici-gerici değerlendirmesi yapılamaz. Kültürler üstlük altlık ilişkisine sokulamaz.

Kulüp çalışmaları hangi duygumuzu güçlendirir

Külüp çalışmaları öğrencilerimizin birlik içinde çalışmayı ögrenmesi , yardımlaşmayı ve arkadaş çevresinden oluşan bireylerle çalışmayı ögreniz.

Okulda yaptığımız işler nelerdir Açıklayınız Örnek Veriniz

Kantinciyle kanka olup çoğu şeyde pazarlık yapar ->Sınıfa gelen nöbetçiye la.f atar ->Genellikle öğretmenine ya lakap takar ya da bizimki der ->Hocayla laf yarışına girer ->Su şişesine suyu bittikten sonra eziyet eder ->Beden en sevilen derstir ->Yalaka öğrenciye dalga geçilir ->Sıralara ne bulursa yazar ->Hocalara inat saçını kestirmez ve ya düzeltmez ->Çaktırmadan hocaya laf atar ->İddaa oynar ->Öğretmeni kovmak bi telefon uzağındadır ->Bazı hocalarla kanka olunur ->Sınıfta silgi parçacığı savaşı yapılır ->Sınıf bilgisayarında oyun oynanır ->Durup dururken yanındakine bi sus ya denir ->Neden saati soruosun sıkıldın mı dien hocaya yok öölesine der ->Sınıfta dersten çok futbol konuşur ->Mezuniyet için öğretmenlere plan kurar ->Performans ödevinini son gün yapar ->Sınıfta çıkan kavgaya anlamasa bile 'ooo' lar ->Çok kesene traşş yapar ->Kankasının çıktığına 'yenge' veya 'enişte' diye hitap eder ->Şikayetçi öğrenciyi hor görür ->Sinir olduğu öğretmenin kopyayla geldiğini düşünür ->Tek sizin sınıf böyle diyen hocaları pek kâle almaz ->Sürekli biriyle kıyaslanır ->Genellikle en sevdiği harf Ğ dir ->'Çorum' gibi kelimelere tekerleme uydurur ->Kötü geçen yazılıdan sonra çok kolaydı diyen çocuğa dalası gelir ->Hocaların ayrım yaptığı düşünülür ->Hocası anne olanların yazılı kâğıdına baktığı düşünülür ->Derste en çok sorduğu soru ''kaç dakika var'' sorusudur ->Boş dersi duyduğu zaman sevinçten ne yaptığını bilemez ->Yaptığını yapana ''özenti gençlik'' denir ->Kendisini ileride ünlü olarak görür ->İleride çok para kazanıcam diyenlere artık bizi unutursun der ->Ödev kontrolcüyle anlaşma yapmaya çalışır ->Sınıfa gelen stajer hocayla kanka olur ->En arka en sevilen yerdir ->Boş derslerde uzun eşek oynar ->Ve bunları gördükten sonra harbiden laa diyip paylaşır

BMnin günümüz dünyasındaki rolünü açıklayınız Sorunu

Uluslararası güvenlik ve barışın korunması ile silahsızlanma konularında işbirliğini artırıcı tavsiyelerde bulunma, Uluslararası güvenlik ve barışın korunması amacını güden her konuyu tartıp gözetme, BM anlaşmasından doğan yükümlülükler ile ilgili her konuyu takip edip yürütme ve uygulatma, Uluslararası siyasal işbirliğini, insan haklarını ve temel hak ve özgürlükleri geliştirici çalışmalarda bulunma, Ekonomik, sosyal, kültürel, eğitimsel ve sağlık alanlarında uluslararası gelişimi sağlama, Sorunların barışçıl yollarla çözümünü sağlama, BM Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) ve BM’nin diğer organlarından gelen raporları değerlendirme, BM bütçesini yapmak, BMGK’nın geçici üyelerini, Ekonomik Konseyin üyelerini, Vesayet Konseyi üyelerini, BMGK ile Uluslar arası Adalet Divanı (UAD)yargıçlarını seçmek ve BMGK önerisi ile BM Genel Sekreterini atamak

Miladi Takvimin Ayları ve Süreleri Nelerdir

On iki aydan oluşan miladi yılın aylarının isimleri ve bu ayların süreleri şöyledir: Ocak 31; Şubat 28, 29; Mart 31; Nisan 30; Mayıs 31; Haziran 30; Temmuz 31; Ağustos 31; Eylül 30; Ekim 31; Kasım 30; Aralık 31. Ayrıca her yıl ilkbahar, yaz, sonbahar, kış olmak üzere dört mevsime ayrılmıştır. Yıl, her biri kavuşum ayının dörtte birine tekabül eden elli iki haftaya bölünmüştür. 

Hicri takvimin ayların süreleri Kaç Gündür

Hicri Takvim, Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicretini başlangıç kabul eden ve Ay'ın Dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir. Hicri Takvim; Hicri Şemsi ve Hicri Kameri Takvim olmak üzere ikiye ayrılır. Hz. Muhammed, Safer ayının 27. günü Hz. Ebubekir ile birlikte Medine'ye hicret etmek üzere Mekke'den ayrılmış, 4 gece Sevr Mağarası'nda kalmış. 1 Rebiülevvel Pazartesi günü Sevr Mağarasından Medine'ye doğru yola çıkmışlardır. 8 Rebiülevvel / 20 Eylül 622 Pazartesi günü Kuba köyüne gelmiş. Burada Kuba Mescidi'ni inşa etmiş ve 12 Rebiülevvel Cuma günü Medine'ye doğru hareket etmişlerdir. Hicri Şemsi Takvim Hicrî Şemsi Takvime Türkiye'de Rumî Takvim de denir. Hz. Peygamberin Kabe'ye geliş günü olan miladi 20 Eylül 622 tarihini, Hicri sene başlangıcı olarak kabul eden, Arapça'da güneş anlamına gelen Şems kelimesinden de anlaşılacağı üzere, dünyanın güneş etrafındaki dolanımını esas alan bir takvimdir.

 Rumi takvim Osmanlı devletinde miladî tarihiyle 13 Mart 1840 tarihinde kabul edilmiş ve o gün karşılığı olarak Rumî takvimde 1 Mart 1256 günü olarak saptanmıştır. Rumî takvim miladî takvim gibi bir güneş yılını esas aldığı için, Rumî takvim Hicrî (Kameri=ay) takviminden farklı olarak miladi yılın sabit olarak 13 gün geride takip etmiştir. Rumî yılbaşı olarak 1 Mart günü kabul edilmiştir. 8 Şubat 1332 R. tarihinde alınan bir kararla, Julyen Takvim esaslı Rumî takvim yürürlükten kaldırılarak, yerine Gregoryen tavimi esaslı Rumî takvimi düzenine geçilmiştir. Gregoryen takviminde yılbaşı 1 Mart yerine 1 Kanunisanî (Ocak) olup, gün sayısı da 13 gün ileridedir.
 Alınan karar uyarınca 15 Şubat 1332 tarihinden sonra 1 Mart 1333 günü ilan edilerek, aradaki 13 günlük fark ortadan kaldırılmış oldu. 1333 yılı teknik olarak sadece 10 ay sürdü ve 31 Kanunievvel (Aralık) 1333 tarihinde sona erdi. Bu günü takip eden 1 Kanunisani (Ocak) günü 1334 yılının ilk günüydü. Bunun için hesaplamalarda, 1334 Rumî yılından önceki tarihlerde Miladî yıla çevirim yapmak için gün sayısına 13 gün ilave edilmeli ve ilave edilen gün sayısı ile birlikte Ocak ya da Şubat aylarına tekabül ettiyse, yıl sayısında 585, diğer aylar içinse 584 yıl eklenecektir. 1334 Rumî yılı ve daha sonraki tarihler için sadece 584 sene ilave etmek yeterlidir. Gün sayısında değişiklik yapmaya gerek yoktur. İran İslam Devleti'nde hala bir Hicri Şemsi takvimi kullanılmaktadır. Ülkenin gündemleri bu takvime göre düzenlenir ve resmî evraklarda bu takvim kullanılır.
Hicri Şemsi takviminin 12 ayının Farsça adları şöyledir: Buna göre 1 Ocak 2006 Miladî tarihi İran'ın Hicrî Şemsî Takvimine göre 11 Daî 1384 gününe tekabül eder. Hicri Kameri Takvim Hz. Ömer zamanında Hicretin 17. yılında alınan bir kararla Hicretin olduğu sene Hicri Takvimin 1. yılı ve o yılın Muharrem ayı da Hicri Kameri takvimin yılbaşısı kabul edilmek suretiyle, o yıl 1 Muharrem'in rastladığı 16 Temmuz 622 tarihi de Hicri Kameri Takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Uygulamada Hicri Takvim olarak bu bilinmektedir.slam ülkelerinde kullanılan Hicri takvim Hz.Muhammed'in M.S. 622'de Mekke'den Medine'ye hicretiyle başlar. Hicri - Kameri takvim, ayın dünyanın etrafında dönüşüne göre tanımlanır.

Bir yıl Muharrem,
 Sefer, Rebiyülevvel,
 Rebiyülahir,
 Cemaziyülevvel,
Cemaziyülahir, Recep,
Şaban,
 Ramazan,
Şevval,
 Zilkaade ve
 Zilhicce adı verilen 12 aydan oluşur. Her bir Kameri ay yaklaşık 29.5 gün sürer ve bir Kameri yıl 354 gün olarak elde edilir. Bu nedenle Kameri takvimde 6 adet 29 günlük 6 adet 30 günlük ay bulunur. Hangi ayların 29 ya da 30 gün süreceği ayın fazı göz önünde bulundurularak Şeyh ül İslam tarafından belirlenir.

 Ancak gerçek Kameri ay 29.5 günden 44 dakika 3 saniye daha uzun olduğundan 12 Kameri ayın belirlediği 354 günlük kuramsal Kameri yıldan 8 saat 48 dakika 36 saniye daha uzundur. 30 yılda bu hata 11 gün 0 saat 18 dakika 0 saniye olacağından eşzamanlılığı sağlamak için 30 yıl boyunca 19 adet 354 gün süreli ve 11 adet 355 gün süreli sene oluşturulur. 355 günlük seneler son aya bir gün ilave edilerek gerçeklenir. Böylece eşzamanlık sağlanır ve ancak 2400 senede bir takvime tekrar 1 gün ilave etmek gerekir. Kameri yılın ortalama süresi günlerin yıllara göre dağılımından (19x354+11 x 355) / 30=354 gün 8 saat 48 dakika olarak hesaplanır. Bugün kullanılan güneş yılı yaklaşık 365 gün 5 saat 48 dakika olduğundan Kameri yıl güneş yılından yaklaşık 10 gün 21 saat daha kısadır. Buna göre, 1 Kameri yıl güneş yılının 0.9702 katına, 1 güneş yılı Kameri yılın 1.0307 katına karşı düşer. Ayrıca hicret 15 Temmuz 622'de gerçekleştiğinden, kameri takvimin miladi takvimine göre 621.536 yıl kadar faz farkı bulunur. Eğer örneğin 1 Ocak 1993'ün hicri takvimdeki karşılığını bulmak istersek yukarıdaki değerlerden (1992-621.536) x l.0307=1412.5372 buluruz. Hicri takvime göre 1412 yıl geçmiş olduğundan bu tarih hicri 1413 yılına karşı düşer. Hicri takvimin haricinde Osmanlı devletinde 1678'den sonra maliye ile ilgili işlerde Rumi takvim de kullanılmaya başlanmıştır. Mali yılın başlangıcı 1 Mart olarak kabul edilir. Rumi yıl 365 gün olup güneş yılına karşı düşen miladi seneyle eş uzunluktadır. Rumi sene her 33 yılda 354 gün olan hicri seneyi bir yıl geçer. Bu farkı gidermek için Rumi seneden her 33 yılda bir hicret yılı düşülür; buna sıvış senesi denir. Her iki takvim arasında ayrıca 13 günlük bir fark bulunur. Ayrıca Rumi sene miladi 584'te başlatıldığından Rumi seneyi bulmak için Miladi seneden 584 çıkarmak gerekir. Aylar Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Teşrini-evvel, Teşrini-sani. Kanuni-evvel. Kanuni-sani, Şubat olarak adlandırılır. Örneğin Miladi 1 Ocak 1993 tarihi Rumi 19 Kanuni-evvel 1408 tarihine karşı düşer. Osmanlı devletinin sonuna kadar mali işlemlerde kullanılan Rumi sene 1925'te Miladi takvim yılının kabul edilmesi üzerine terk edilmiştir. Hicri Takvimde Ay Adları Muharrem Safer Rebiülevvel Rebiülahir Cemaziyelevvel Cemaziyelahir Recep Şaban Ramazan Şevval Zilkade Zilhicce Gün adları: Pazardan başlayarak ahad, isneyn, sülasa, Erbia, hamis, cuma, sebt. Artık Yıl Hicri takvimlerde de miladi takvim gibi artık yıllar mevcuttur. 30 yılda yaklaşık 11 günlük bir gerileme yapmaktadır. Bu gerilemeyi düzeltmek için 30 yıllık dönemde 2, 5, 7, 10, 13, 15, 18, 21, 24, 26 ve 29 yılları 355 gün, diğer yıllar ise 354 gün çekmektedir. Türkiye'de yılbaşı ayının Ocak oluşu 1925, 1 Ocak'ın yılbaşı tatili olması da 1935 tarihindedir. Kameri Sene Hicri yıl miladi yıldan ( 365.2422 - 354.367 =) 10.8752 gün daha kısa olduğundan aylar da bazen 29. bazen de 30 gün çekmektedir. Hicri Takvimi Miladi Takvime Çevirme Milâdi yıl = (Hicrî yıl x 32/33) + 622 Formülü ile bulunur. Mesela: 1000 yılının % 3ü 30 eder, geriye 970 kalır. Bu sayıya 622 eklenince karşılığı olarak milâdî 1592 yılı bulunur. Milâdî yılın Hicrî yıl karşılığını bulmak için de şu formül kullanılır: Hicri yıl = (Milâdî yıl-622) x 33/32 Meselâ: (1453-622) x 33/32 = 857